Altay Öktem'in "bu kitaptan kimse sağ çıkamayacak" adlı kitabını okuduktan sonra 03.09.2006 tarihinde bu yazıyı yazmışım.. Aklıma geldi bi okuyalım dedim
Havanın gerçekten de çok sıcak olduğu bir gündü. nefes almak için bir ayrı bir efor sarfetmek gerekiyordu... Her zamanki gibi saat 07:00'de kalkmıştım o günde. kahvaltımı yine yapmamıştım, yine 07:15 vapuruna zar zor yetişmiştim. Vapurun ikinci katına, balkon kısmına çıkIp, hemen kendime bir çay ayarlayIp, yolda gelirken aldığım poğaçayı yemeye koyuldum. Poğaçanın ardından ikinci çayımı alIp, yanına günün ilk sigarasını yaktım. Şimdi artık uyanmış sayılırdım. Etrafımda olan bitenleri anca inceleyebiliyordum. Kim ne marka sigara içiyor, çay fincanını nasıl tutuyor, nasıl muhabbet ediyor..vs. gibi şeylere dikkat ederdim her vapura binişimde. Bu sefer de öyle oldu. Etfarımı inceliyordum yine.ama biraz sonra dikkatimi havanın acayipliği çekti. Hava gerçekten bunaltıyordu. bulutlar acayip şekillere girmişti. güneş bile bugün başka bir şeylere kızmıştı sanki... Vapurdan indim, işi geç kalmamak için hızlı hızlı adımlar atmaya başladım. Ben hızlandıkça hayatta hızlanmaya başladı. Hızlandıkça da dönmeye başladı. insanlar dönmeye başladı etrafımda etraf çok hareketliydi, herkes bir telaş içindeydi. Herkes bir şeyler söylüyordu galiba. Nedense hiç bir ses duyulmuyordu. Herkes sanki kısık sesle konuşuyor ya da sadece dudaklarını oynatarak anlaşıyolardı. Sonra yanıma bir adam daha yaklaştı, yaklaşık 40 yaşlarındaydı, elleri titriyor, gözleri korkuyla bakıyordu. onun da söylediklerini duymuyordum. herkes o adama bakIp bişeyler anlatmaya çalışıyorlardı. Bir ara o adamın seslerini duymaya başladım, ama sadece bu sesleri işitebildim: " vallaha benim bir suçum yok abi, herif geldi aracın önün....."... sonra sesler gitti, görüntü gitti, algılama gitti, hisler gitti sadece son duyduğum ses, bir siren sesi.....